Bir ara sürdük kendimizi piyasaya da karşılıklı dağıtmaya başladık ya duygularımızı. Ben orasını kaçırdım işte. Uyuyordum heralde. Her şeyin karşılıklı olduğu düzeni alamazken hayvansı bünyeme, üstüme giymeye çalıştığım egolar hep bol geldi ruhuma. Zevk alırken cehaletimden, rahatsızlıklar oldu bazen midemde. Sanki bir gün bu savaşların içine uyandım. Yaşamamanın dibine vurdum belki de. Bana en tam gelen elbisemle, gösterişsiz aykırılığımla keşfederken kendimi, önce uyuşturdu, sonra güldürdü ve en son çözdürdü dünya bana. Kendi kendine. Dönerken o. İçine girmeden kolayladığım muhteşem bir yol gördüm önümde. Yanımda. Sağımda. Solumda. Ve arkamda. Bakış açımın aldığınca. Hayallerimce. Sense hiç yorma kendini. Ben açıklarım ona. Bizim hep kaosla huzur arasında bir sınırda buluşacağımızı. Ona anlatırım bütün gördüklerimizi. Yaşarken onunla daha önce görmediklerimi. En işlenmemiş güzellikleri. Bazen kaybetsek de hep bulduğumuzu söylerim ona ben. O da biliyor ya sonum olmadığını. Bilir o be
Az Raadol Sevgili İnsan