Olmak ya da olmamak değil bütün mesele. Dolmak ya da dolmamak belki de. Bak şimdi. Size birini anlatıcam. yeni bir paragraf Romantizminizi sikeyim sana bişey olmasın hissiyatıyla dokunurdu o hayata. Aşk dokunuşlarıyla. Çelişkili değil mi? Çok tatlı terimsel yargıları vardı, önyargıları ise kafiyeliydi. Bunun gibi değil. Ama nokta koymayı çok severdi. Hayatta en sevdiği şeylerden biriydi belki de nokta koymak. Heryere koyalım isterdi. Koyardık biz de. Nokta koymayı sevdiği kadar küfürü de severdi. Demek ki hayatta en sevdiği bi kaç şey vardı. Küfür ederdi, pis pis. Babası da böyleydi. Kendi hissettiklerini bir düşünüyorsa hiç tanımadığı kişininkileri on düşünürdü, yakınındakileri saymıyorum bile. İnsanlara değil bedenlerine, dünyaya değil şekline, dine değil kitabına küfrederdi. Babası da böyleydi. Annesi değildi. Herkesten önce, ona söylenebilecek kötü şeyleri yüksek sesle o kendisine söylerdi onların içinde. Farkındayım diye. Siz de fark edin diye. Baksınlar ona isterdi. Ama abartmas
Az Raadol Sevgili İnsan