Bok desen heyecanlanacağım mevsimlerde, gökyüzü açık, neyin ne olduğu ortada ve parlakken başladım keşfe ben. Hücrelerden damarlara, beyin kıvrımlarından ayakuçlarına kadar gezindim. Sorsanız mikropları bile gördüm. Nefret ettim önce onlardan. Onlar olmasın istedim. Suçladım, öfkelendim. Her şey temiz, her şey olması gerektiği gibi olsun dedim. O sırada başka bir algıdaydım. Kucaklamayı tahammül sayıp, kaçırmaktan korkan sabırsızlıklar yaşarken, bütün kötülükleri vermek ve bütün iyilikleri almak olarak nitelendiren öğretilmişlikleri bırakamamıştım hala. Ha bir de iyi ve kötünün kendilerini tabi. Kavrama takıldım bi süre. Kalıplarım ceplerimde gezdim o sıra.
İşte hemen hemen o zamanlara denk gelir ilk fark etmem inancımı. Bütün Allahsızlığımı koruyarak ama Allahına kadar. Konyaya gidip geliyordum ben. Bana sorsan ateistliğimi, agnostikliğimi ve bilimum dini inançsızlıklarımı sayardım ki hala daha sayarım. Hoşuma gider bütün bunlar. İnanmam ki senin inandıklarına, güzel tatlı dünya. Taktığın isimleri kullanıyorum artık sadece. Konya’da buldum ama inancımı yine de ben. Eski bir başkentindi senin. Orda kokladım farklı yerlerini. Duydum ki o benim içimde bi yerlerde. Aşkımda, nefesimde, sesimde. illa sadece İyide, güzelde ya da bilmediğinde değil, hep gördüğünde, her zaman bildiğinde. O benim bütün niyetlerimde. Bu kısımda isim koyma çabalarını bıraktım. Büyülendim diyebilirim ama, illa bişey diyceksem. Takip ettim, kaçırdım, yakaladım, tuttum, bıraktım, saygı duydum. Oryantalin içine bıraktım beynimi. Kıvrakça. ve dumanlı. illa ki. Tarihe daldım. Bugüne döndüm. Güzel zamanlardı. İsimler anlamsızdı o zaman. Koyduğum isimler daha sonralara dayanır, paylaşmak istediğim zamanlara. Öncesi benimle benim aramdaydı sadece. samimiyette oralarda biyerde işte.
Sonrası sonraydı.
İşte hemen hemen o zamanlara denk gelir ilk fark etmem inancımı. Bütün Allahsızlığımı koruyarak ama Allahına kadar. Konyaya gidip geliyordum ben. Bana sorsan ateistliğimi, agnostikliğimi ve bilimum dini inançsızlıklarımı sayardım ki hala daha sayarım. Hoşuma gider bütün bunlar. İnanmam ki senin inandıklarına, güzel tatlı dünya. Taktığın isimleri kullanıyorum artık sadece. Konya’da buldum ama inancımı yine de ben. Eski bir başkentindi senin. Orda kokladım farklı yerlerini. Duydum ki o benim içimde bi yerlerde. Aşkımda, nefesimde, sesimde. illa sadece İyide, güzelde ya da bilmediğinde değil, hep gördüğünde, her zaman bildiğinde. O benim bütün niyetlerimde. Bu kısımda isim koyma çabalarını bıraktım. Büyülendim diyebilirim ama, illa bişey diyceksem. Takip ettim, kaçırdım, yakaladım, tuttum, bıraktım, saygı duydum. Oryantalin içine bıraktım beynimi. Kıvrakça. ve dumanlı. illa ki. Tarihe daldım. Bugüne döndüm. Güzel zamanlardı. İsimler anlamsızdı o zaman. Koyduğum isimler daha sonralara dayanır, paylaşmak istediğim zamanlara. Öncesi benimle benim aramdaydı sadece. samimiyette oralarda biyerde işte.
Sonrası sonraydı.
o senin güzel vicdanın işte, tüm dinlerden öte
YanıtlaSildinimiz bireysel, imanımız evren. şartımız yok kanka.
YanıtlaSilan 3 saniye , başı sonu sende.
YanıtlaSilşartım var kanka. arkadaş arkadaşın pezevengidir.