Ana içeriğe atla

Haydara Anlatmak



Döne döne her zaman vardığım yer unutmak, yani baş. Bu sıfatsız bir şey. Kategoriye sokamıyorum. İyi kötü diyemiyorum.  Bazen sondayım gibi hissediyorsam, illa ki bir süre sonra fark ediyorum ki oraların hepsi baş. Başların hepsi başka, yok kıyas. Karşılıklı hayatlar dörde ayrılır. O bana, ben öbürüne, öbürü başkasına, birbirimize. Yükseliş, düşüş, duruş, akış. Her şeyi de kafana takma. Bazen işte.

Bazen denk gelir. Birlikteliği denk gelmeler oluşturur. Kah çıkarım gökyüzüne, kah inerim yeryüzüne. O sırada bazen seyirci bazen seyredilen olurum, bir anda da denk gelirim. Arada denk gelebildiklerimi kendime katmayı başarırım. Denkliği, çoğunlukla sürdüremem, ya da takip edemem. Sonrası hep değişken. Değişkenlik hayvanlardan farkım. Tek farkım zihin ve zihin bence değişkendir. İstediğim kadar mantıklı olayım. Sik gibi hissettiğim anlardır değişme sebebim, aslında hiçbir cevabı bulmadığımı sandığım anlarım. Aslında en güzelini ruhumu, aşkımı ve coşkumu inandığım anlar yaşar. O kadar rekabet içindeliğe düşmekten nefret ediyorum ki, senli sizli cümle kurmaya korkuyorum,  derinlemesine düşündüğüm anlarda.   Aslında her zaman biraz da siz bütün dediklerim. Kendimi yargıladığım kadar yargılıyorum hepinizi. İçine girdiğim her şeyde kendim kadar kızacak bir şeyler buluyorum çoğunuzda. O yüzden içine girmeyi sevmiyorum hiç. Kızma şeklimi sevmiyorum. Kızdığım her yerde meymenetsizim. Ve ne gerek var.  Nasıl anlaşamadığımız yerde bırakamıyoruz. Aslında kendini gerçekten üzmeden, kimseyi üzmemeli bu zamanda.

Sabit, sen orda bir dur lütfen. Sabitler bana göre farklı yaşar. Saygı duyarım. Her zaman orada olamam. Bazenleri hep dahil ve hariç tutuyorum. Sabitlerin hiçbirinde zorundalık olmamalı, ne bana karşı, ne benden gelen. Sevgi ile bile zorlanmamalı kimse.  Düşünceyi veya hisleri orada bırak, ruhunu çözemiyor aslında çoğu insan.   Sen de aslında iyiyim diyorsun ama hepimiz bir acabayız yeryüzünde. Tek farkındalığını belki de bu belirlemelisin. Ya bi bırakın. Bi bıraktığınız yerde bisürü insan mutlu olmadığı için rahatlayıp huzur bulacak belki. Bi bıraksak yaşamak denilen olay karışmayacak akıp gidecek belki.
Aktıkça yapıştır. Birazcık da güven erdemlerine. Dürüstlüğüne, netliğine güvenmeyen sabitlensin yaşamı zaten. Zorlasın kendini, çoşmasın, bir dursun. Başkalarına zarar verecek kadar kendinden geçenler, kendilerine sürdürebilecekleri bir yol çizsinler. İyiliğe zorlamak değil kendini, kötüysen kendine yöneltmektir o kötülüğü aslolan. Gerçekte kendini yargılayan insan, sonunda hep rahat bırakır bir çok şeyi. Ya da yok olur gider. Olması gereken de budur aslında.
En büyük heyecanlarımı insanlar yarattı. Onunla tanışana kadar. O bir yol çizmedi bana. Rahat bıraktı. Heyecanlandım bunun üzerine. Coştum. Dostlukları dostluk. Aşkları aşk yaşadım.
Ve artık bitti. Büyük ölçüde bitti. Varken bitmeyi kabullendirdi.
Başlamaların ve bitmelerin üzerine boşluğu hissettirdi.
Varlığı sanki bir şiiri yaşar gibiydi.

Bunu yazdım. Bunu özümsedim. Bundan keyif aldım. Bu ben oldum.
Akışın aşkını yaşadığım insanla birlikte, iki kişi, üç kişi, beş kişi, alabildiğince, girebilenler kadar, sevgi duvarını aşmaya kalktık. Bir gece, üç gece,  beş gece, belki de binbir gece. Binikinci gece öyle olmadığını gördük. Tükenmek var.  Oradan sona gittik. Oradan başa döndük. Çünkü hiçbir insan sadece düşünerek gerçek olamaz, düşündüklerini uygulamak var. Ve insan yaşadıklarının bir kısmını unutmadan da eşitlenemez.  Tecrübelerin genelletenleri veya katılaştıranları unutulmalı ki, hayat sıfırlansın. Barış ancak unutarak sağlanabilir. 

Bir tek taraflılığın aşırısını sevmiyorum. Kendimde de sevmiyorum. Pisleştiğim her an için kendisini üzdüğüm herkesten özür diliyorum. Ama olmak için kendini bişey sanmaların çoğunun peşine düştüğünü biliyorum. Kendimi yanınıza koymaya çalışıyorum.

Gerçekten birbirini anlayabilmek, bizim sevgimizin tuzu. Sanmak ya aslında yaşamak.
Sevgilim. Sanıyorum. Bunu sanmasam başka bir şey sanarım.

Afedersiniz. 

Lütfen birisi bana, bütün işhanlarının tarihçesini çıkarsın, bütün söz vermeler orada kalsın.
Ve aslında gerçekten de o kadar. Atlar var. 

Herkes gittiğinde hiçbirşey kalmayacak ya hani,

Sadece herkesin zaman zaman keyifli olabilmesi önemli olan yaşam. 

Zararlı olduğumuzu anladığımız zamanlarda ise hep durup bir,
Ara vermeliyiz.  Zarar vermeye devam edersek, aslında yok olmalıyız. 

Aslında hiçbir şeyi çözmüş değilim. İddia olmasın. Bu noktada emin olanları anında yalnız bırakırım. Emin olduğum tek şeyin kavramsal olarak adı yok.  Sizin yaptığınız gibi sizi bir tek, olmak istemediklerimle yargılıyorum. Algım kadar gerçeklerim. 


Ve O kadar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

an, anlam ve anlaşmak. ve bir o kadar sik, siklem ve sikleşmek.

Hani bir kıza kötü yola düştüğü için acınır ya.  O ney la?  Kim nereye düşüyor?  Ve düşenin arkasından kim bakıyor?  kim acıyor ve, Hangisi yargılıyor? Uzun kıvırcık mı saçı? Bugün onu bir bulsak ve ağlasak.  Düşmeyip de acıyanın arkasında kim var?  Kim belirliyor senin dünyadaki yerini?  Küçük yaşantım minnacık yaşamlarla bulanıyor.  Bulantılar hep kendime dair,  Bakıyorum da herkes bituhaf yaşıyor.  Para ve ilgi her daim göz boyuyor. şaşırmıyorum. Ve ben de bakıyorum. Denk olmanın bu kadar zor olduğu bu dünyada, Birey olmak bir yalandan ibaret.  Hangi kadın görmüş ki kendisiyle savaşmayan bir erkeği, ve tam tersi ve hangi insan kendi olmuş, herkesin dışına çıkmış,  kim ne yapmış, ve hangi koşul beliriyor bu gerçeği?  bence insanoğlu tümden bıraksın bu işleri.

Şarkımın Sözleri

Yükselsek keşke, yerden bir santim yükselsek yeter. Eksildik. Uzansak şöyle, hiçbir şey de sırtlanmamıştık oysa. Yorulduk.   Bazen uçmak iyidir. Hafifletir. Uçamıyorsan yürümek iyi gelir. Sokaklardaki kokular. O anı yaşama hissi. İklime göre dönüşür. Ağaçlara sormak lazım.   Akmayınca kendini ifade edemiyorsun. Kafanı karıştıran isteksizliğin. Umursayan senin yargıcın. Hissetmedikçe düşünmüyorsun. Üzülen senin çelişkin. Az şey isteyen bir doyumsuzsun sen.   Uyumak iyidir. İyileştirir. Uyuyamıyorsan yürümek iyi gelir. Sokaklardaki inişler. O her şey yolunda hissi. Bir anda değişir. Çıkışlara sormak lazım.        

Dinleniyorum

--> Sol gözüm kördü rüyamda. Bütün baktığımda görüyordum eksikliğini. Sağdan bakınca her zaman olduğundan daha   azını görüyordum. bakmıyormuş gibi yaptım, çok zorlandım.  Hiçbirini düşünmeyip kendini düşürtecek kadar zorladı o da. Kafayı ona takıyodum. Zor geliyordu eksik görmek. Ne gerek vardı? Düşsün o da. Ama oluyordu. Bir tarafı kör konuşup duruyordu durmadan. Sen ben hiçbirisi gibi değil. boşvermeyi bilmiyordu gerektiği kadar, gerektiği yerde. Sınırları iyi bilerek zorlamadan görürdü minnoş. rüyamda kör. bir tarafımın gözü. gözlüksüzlük kimse ezilemez ve kimse ezemezdi sonucunda gerçekliğimizde.