Döne döne her zaman vardığım yer unutmak, yani baş. Bu
sıfatsız bir şey. Kategoriye sokamıyorum. İyi kötü diyemiyorum. Bazen sondayım gibi hissediyorsam, illa ki bir
süre sonra fark ediyorum ki oraların hepsi baş. Başların hepsi başka, yok kıyas. Karşılıklı hayatlar dörde ayrılır. O bana, ben öbürüne, öbürü başkasına,
birbirimize. Yükseliş, düşüş, duruş, akış. Her şeyi de kafana takma. Bazen işte.
Bazen denk gelir. Birlikteliği denk gelmeler oluşturur. Kah çıkarım
gökyüzüne, kah inerim yeryüzüne. O sırada bazen seyirci bazen seyredilen olurum,
bir anda da denk gelirim. Arada denk gelebildiklerimi kendime katmayı başarırım.
Denkliği, çoğunlukla sürdüremem, ya da takip edemem. Sonrası hep değişken. Değişkenlik
hayvanlardan farkım. Tek farkım zihin ve zihin bence değişkendir. İstediğim kadar
mantıklı olayım. Sik gibi hissettiğim anlardır değişme sebebim, aslında hiçbir
cevabı bulmadığımı sandığım anlarım. Aslında en güzelini ruhumu, aşkımı ve
coşkumu inandığım anlar yaşar. O kadar rekabet içindeliğe düşmekten nefret
ediyorum ki, senli sizli cümle kurmaya korkuyorum, derinlemesine düşündüğüm anlarda. Aslında her zaman biraz da siz bütün
dediklerim. Kendimi yargıladığım kadar yargılıyorum hepinizi. İçine girdiğim
her şeyde kendim kadar kızacak bir şeyler buluyorum çoğunuzda. O yüzden içine
girmeyi sevmiyorum hiç. Kızma şeklimi sevmiyorum. Kızdığım her yerde
meymenetsizim. Ve ne gerek var. Nasıl
anlaşamadığımız yerde bırakamıyoruz. Aslında kendini gerçekten üzmeden, kimseyi
üzmemeli bu zamanda.
Sabit, sen orda bir dur lütfen. Sabitler bana göre farklı
yaşar. Saygı duyarım. Her zaman orada olamam. Bazenleri hep dahil ve hariç
tutuyorum. Sabitlerin hiçbirinde zorundalık olmamalı, ne bana karşı, ne benden
gelen. Sevgi ile bile zorlanmamalı kimse. Düşünceyi veya hisleri orada bırak, ruhunu çözemiyor
aslında çoğu insan. Sen de aslında
iyiyim diyorsun ama hepimiz bir acabayız yeryüzünde. Tek farkındalığını belki
de bu belirlemelisin. Ya bi bırakın. Bi bıraktığınız yerde bisürü insan mutlu
olmadığı için rahatlayıp huzur bulacak belki. Bi bıraksak yaşamak denilen olay
karışmayacak akıp gidecek belki.
Aktıkça yapıştır. Birazcık da güven erdemlerine.
Dürüstlüğüne, netliğine güvenmeyen sabitlensin yaşamı zaten. Zorlasın kendini,
çoşmasın, bir dursun. Başkalarına zarar verecek kadar kendinden geçenler,
kendilerine sürdürebilecekleri bir yol çizsinler. İyiliğe zorlamak değil
kendini, kötüysen kendine yöneltmektir o kötülüğü aslolan. Gerçekte kendini
yargılayan insan, sonunda hep rahat bırakır bir çok şeyi. Ya da yok olur gider.
Olması gereken de budur aslında.
En büyük heyecanlarımı insanlar yarattı. Onunla tanışana
kadar. O bir yol çizmedi bana. Rahat bıraktı. Heyecanlandım bunun üzerine. Coştum.
Dostlukları dostluk. Aşkları aşk yaşadım.
Ve artık bitti. Büyük ölçüde bitti. Varken bitmeyi kabullendirdi.
Başlamaların ve bitmelerin üzerine boşluğu hissettirdi.
Varlığı sanki bir şiiri yaşar gibiydi.
Bunu yazdım. Bunu özümsedim. Bundan keyif aldım. Bu ben
oldum.
Akışın aşkını yaşadığım insanla birlikte, iki kişi, üç kişi,
beş kişi, alabildiğince, girebilenler kadar, sevgi duvarını aşmaya kalktık. Bir
gece, üç gece, beş gece, belki de binbir
gece. Binikinci gece öyle olmadığını gördük. Tükenmek var. Oradan sona gittik. Oradan başa döndük. Çünkü
hiçbir insan sadece düşünerek gerçek olamaz, düşündüklerini uygulamak var. Ve
insan yaşadıklarının bir kısmını unutmadan da eşitlenemez. Tecrübelerin genelletenleri veya
katılaştıranları unutulmalı ki, hayat sıfırlansın. Barış ancak unutarak
sağlanabilir.
Bir tek taraflılığın aşırısını sevmiyorum. Kendimde de
sevmiyorum. Pisleştiğim her an için kendisini üzdüğüm herkesten özür diliyorum.
Ama olmak için kendini bişey sanmaların çoğunun peşine düştüğünü biliyorum.
Kendimi yanınıza koymaya çalışıyorum.
Gerçekten birbirini anlayabilmek, bizim sevgimizin tuzu. Sanmak
ya aslında yaşamak.
Sevgilim. Sanıyorum. Bunu sanmasam başka bir şey sanarım.
Afedersiniz.
Lütfen birisi bana, bütün işhanlarının tarihçesini çıkarsın,
bütün söz vermeler orada kalsın.
Ve aslında gerçekten de o kadar. Atlar var.
Herkes gittiğinde hiçbirşey kalmayacak ya hani,
Sadece herkesin zaman zaman keyifli olabilmesi önemli olan
yaşam.
Zararlı olduğumuzu anladığımız zamanlarda ise hep durup bir,
Ara vermeliyiz. Zarar
vermeye devam edersek, aslında yok olmalıyız.
Aslında hiçbir şeyi çözmüş değilim. İddia olmasın. Bu
noktada emin olanları anında yalnız bırakırım. Emin olduğum tek şeyin kavramsal
olarak adı yok. Sizin yaptığınız gibi
sizi bir tek, olmak istemediklerimle yargılıyorum. Algım kadar gerçeklerim.
Ve O kadar.
Yorumlar
Yorum Gönder