Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ürün

Çoğu varoluş sevgi bile değil sadece saygı duyulmanın peşinde. Evet sen çok özel bi insansın. Ama birşeylerin peşinde illaki varoluşun. Yekten. Ardarda yaşıyoruz çünkü. ezber ve taklitlerdeki özgünlüğümüz belirliyor kimliğimizi. Tabi ki farkındalara bütün cümleler. Yoksa 'saçma sapan ne diyon la sen' eşiği. Ötesi hep en büyük sanmaların peşi. Bazen ne güzel bazense ne de pis sanıyoruz. Malesef ki sanma işine girince herşey gibi önce kendini sanmalardan başlıyor ve oradan yürüyor bütün düşünce. Yok olmayı istemeyi hissetmek dışında bütün herşey çıkar. He sevgi çok tatlı. Ne kadar tatlı sevgi sevgi deyip sürekli irdelediğimiz başka hayatlar. Yumuşadığımız yerde sevgi diyelim sorumlululara. Aşağılayıp aşağılayıp ezdiğimiz hayatlardaki hiçbişey kutsal değilse kendi hayatımızın ne değeri var. Sadece saygınlığının peşindeki benliğinde kırıp yıktığın hangi dünya yalan. Neymiş gerçek? Saflığı çok geçtim çoğunluğunu saygıya veya umursamamaya mı dayandırıyorsun? Afedersin ama aynı çıka

kendine dubstep

Dünyanın bütün saçmalıkları bir araya gelmiş ve kendi içlerinde mantıklı bir bütün oluşturmuşlar. En büyük açıklıklar tembel olmuş ve atıl kalmış bu süreçte. Ya gözü karartan bir mücadele ya da şansken gerçek sanılanlar, sanamadığın kadar az yaşarmışsın sadece. Barışın saklı olduğu beklentisiz ve olumlu  açıklıkları, yarışa sebep olan aidiyet baskısı kapatır bazen.  Sonrasında ortaya çıkanların en olumlusu kadercilik, hayırlısıcılık. Olumlu herşeye koyabildiğim en tatlı isim sevgi. Kabul edilebilirliğin ise alabildiğince kendine güvende gizli. Aslında arak bütün tavırlar. İlişkileri kalıcı şekilde çekici kılan tek şey muhabbettir hayatta. Akar ya da akmaz. Karamsarlık değil bu, ya bir lira bir kilo patates orda, ya 15 lira portakal suyu burda.  Komiklik bu.   Diğeri birbirine mesafeli yeşillikler içinde sakince tekli ve ikili olabilsin diye öbürü küme küme grilerde 100 metrekarede gürültülü 15 kelle. Koyun de geç, var oluş hakları ve imkanları çok da farklı değil. Aptal işte.

yün, yünlem ve T kılı.

Bazı mutsuz yerlerin verdiği büyük bir his var. İnsan doğasının acı gerçekleri kendi travmalarına dokunmadıkça ne güzel paylaşılır. Ben gözlesem bütün yaşanılan şeyleri.   Çare olmak değil, eşlik etmek önemlidir bazen. O hayatı algılama neşesi. O neşenin peşinde yokuşlar indim. Kulağımda müzik melankolisi. O bile vazgeçilmez değildi. Vazgeçmemek sadece yüklendiğim bir şeydi. Sanki bir zorunluluk gibi. Bir iş hanında bir gece karanlık. İş hanlarında geceler sanki hep karanlık. Ankara’nın geceleri . Bir şiiri çok düşünüyorum bu ara. Ondan aldım en son gazı. Kim bilir daha ne şiirler düşüneceğim. Heyecana bak. Vazgeçmemek için gündüzlere olan ihtiyacım, gecelerimi besliyor. Ruhum fiili olarak henüz yaşamadıklarımı, kelimelerin çağrıştırdığı yerlere koyduğunda gelecekten umut duyuyor. Ben binlerce kere, ve üst üsteciyim. Belki yormam, ama fazla dinlendiririm.  Planladığım bütün yarınlar, biraz kalmaktan ibaret.   Gerisini ben planlayamıyorum. Bir de süt kokusu bu ara. İnek sütü

Ulan diyorum

Hazcılık ekseninde sahip oldum hep geçmişe. Peşinden gittiğim hep gerçek bir neşe oldu. En büyük iddiam gerçeklik. Umut dolu sanılan sözler benim canımı sıkıyor. Benim umut bulduğumda aydınlık neşeler oluyor. Olayları sadece benim gerçeklerime dayanıyor. Gerçeklerim onlara basit geliyor. Gerçeklerimi kimileri yarınsız buluyor. Ezberler bütün açıklıkları kapatıyor. Beni kim anlıyor?  Yalanlar bile neşeli olmalı oysa. Gerçek bir hayalciliğe dayanmalı. Rahatladığım yerlere koyulan isimler gülünç. Kendimin dışında algıladığım kaygıları önemsemek güç. O kaygıların doğurduğu müdahalelerle uğraşmak sıkıcı. Oysa baktığımda. Kelimeleri yormayı bıraktığım zamanlarda. Başlangıçlarda bütün neşeler. En büyük derdim bu benim hayatta. Başlangıçlara güvenemeyen kaygılarım. Gerçeklerim onlarda. Bir de bu günlerde. Unutamadığım bir takım söz, bir çift göz var. Hani dur da orda, neşesinde yaşa o gözlerin.Uzatamadığım sözlerim, onun ruhunun bakışında. Burnum teninin kokusunda.