Ana içeriğe atla

Top kafası ve ara kablo




Birimiz her gün mutlaka tavrını açıklardı. Birimiz coşardı. Biri coşunca diğeri de coşardı. Kafamızda büyük bir özgürlük doğardı. Nereye gidersek giderdik. Ya da kalırdık. Ne yaparsak yapalım gerçekten yapardık. Keyif almanın tavır işi olduğunu o anlaşılmayla anladım ben.  Kasmadan saygı duydum, yükseltmeden sevdim ve düşmeden sevildim. En zorla tuttuğum zamanların hesabını yaptım. Çıkan sonucu çizdim, geçtim. Tecrübeye değer verdim ama rahatlamaya çok pis aşık oldum.

Karşıma oturur gözlerimin içine bakardı. Gözlerimi ona açmam bazen zaman alırdı. Israr ederdi. O ısrarı severdim. Çözülürdüm. Farkındalık diye bildiğim çoğu şeyin başkalarının düşüncelerini ve algılarını yaşamak olduğunu orada gördüm ben. Muhabbetin kelimelerin ötesindeki haline bakıp durdum.  Zayıflamadan sevmeyi bu şekilde öğrendim. Barışmaya gözlerden başladım.

 Aynı algıyı paylaşmayı severdik.  Ama bunu hep yapmazdık. Yapmadığımızda kızardık. Bu konuyla ilgili kendi kendimize sürekli sorular sorardık, yargılardık, asardık. Neyse ki gerçek, büyük resmin içinde hep olduğu gibi dururdu. Rahatladığın ilk anda görürdün. Bazı bazenler unutturur, bazı bazenler hatırlatırdı. Hangisinin nerede başlayıp bittiği asla sezilmezdi.  Bazenin oldukça anarşist bir şey olduğunu o sıralar özümsedim ben. Nereyi zorluyorduk. İnsan, insanı severdi, insan inana soğurdu, insan insana gelirdi, insan insandan giderdi. İnsanın bazen keçi gibi zıplayası,  bazen kılını kıpırdatmayası olurdu. 'İnsanların en doğal hakkı rahat bırakılmak olmalıydı'. Sevmek başka bişeydi. Bazen de İnsan her zaman kendisi ve tuttuğu kadardı. Tutmak ise sadece net bir tavırdı. Ve büyük olasılıkla tam olarak o sıralar dengenin iplerini anarşist bir topaca bağladım. Durana kadar dönsün diye. Kafasına göre dursun diye.

Bu sebepledir ki artık fazla dertlenmem, tutmaya meylettiğim, yüksündüğüm veya erişemediğim gözler için. Güzel olan her şey kendi içinde bir dengeye tabidir. Denge de keyif almanla ilgilidir.  Keyfin özü muhabbetindir. Bugün olmasa da yarın olur. Olacak bir an bulunur.

Karar vermelerin ertesi kadar parladığın başka bir durum daha yok. Unutulsa da çoğu şey zamanda, hatırlatıyor her bir iz kendini gerçek anlarda.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

an, anlam ve anlaşmak. ve bir o kadar sik, siklem ve sikleşmek.

Hani bir kıza kötü yola düştüğü için acınır ya.  O ney la?  Kim nereye düşüyor?  Ve düşenin arkasından kim bakıyor?  kim acıyor ve, Hangisi yargılıyor? Uzun kıvırcık mı saçı? Bugün onu bir bulsak ve ağlasak.  Düşmeyip de acıyanın arkasında kim var?  Kim belirliyor senin dünyadaki yerini?  Küçük yaşantım minnacık yaşamlarla bulanıyor.  Bulantılar hep kendime dair,  Bakıyorum da herkes bituhaf yaşıyor.  Para ve ilgi her daim göz boyuyor. şaşırmıyorum. Ve ben de bakıyorum. Denk olmanın bu kadar zor olduğu bu dünyada, Birey olmak bir yalandan ibaret.  Hangi kadın görmüş ki kendisiyle savaşmayan bir erkeği, ve tam tersi ve hangi insan kendi olmuş, herkesin dışına çıkmış,  kim ne yapmış, ve hangi koşul beliriyor bu gerçeği?  bence insanoğlu tümden bıraksın bu işleri.

Şarkımın Sözleri

Yükselsek keşke, yerden bir santim yükselsek yeter. Eksildik. Uzansak şöyle, hiçbir şey de sırtlanmamıştık oysa. Yorulduk.   Bazen uçmak iyidir. Hafifletir. Uçamıyorsan yürümek iyi gelir. Sokaklardaki kokular. O anı yaşama hissi. İklime göre dönüşür. Ağaçlara sormak lazım.   Akmayınca kendini ifade edemiyorsun. Kafanı karıştıran isteksizliğin. Umursayan senin yargıcın. Hissetmedikçe düşünmüyorsun. Üzülen senin çelişkin. Az şey isteyen bir doyumsuzsun sen.   Uyumak iyidir. İyileştirir. Uyuyamıyorsan yürümek iyi gelir. Sokaklardaki inişler. O her şey yolunda hissi. Bir anda değişir. Çıkışlara sormak lazım.        

Dinleniyorum

--> Sol gözüm kördü rüyamda. Bütün baktığımda görüyordum eksikliğini. Sağdan bakınca her zaman olduğundan daha   azını görüyordum. bakmıyormuş gibi yaptım, çok zorlandım.  Hiçbirini düşünmeyip kendini düşürtecek kadar zorladı o da. Kafayı ona takıyodum. Zor geliyordu eksik görmek. Ne gerek vardı? Düşsün o da. Ama oluyordu. Bir tarafı kör konuşup duruyordu durmadan. Sen ben hiçbirisi gibi değil. boşvermeyi bilmiyordu gerektiği kadar, gerektiği yerde. Sınırları iyi bilerek zorlamadan görürdü minnoş. rüyamda kör. bir tarafımın gözü. gözlüksüzlük kimse ezilemez ve kimse ezemezdi sonucunda gerçekliğimizde.